Osman Konak

Tarih: 30.09.2025 16:08

Nuri GAZİOĞLU

Facebook Twitter Linked-in

Nuri GAZİOĞLU 

Öğretmen

İnsanoğlu dünyaya geldi zaman nasıl bir yaşam süreceği ve hayatının hangi koşullarda şekilleneceğini hiç bilemez. Çocukluk döneminde gelecek günler için güzel ve mutlu bir yaşamı hayal eder. Kendi dünyasında kurmuş olduğu hayallerine ulaşmak için çalışır, başarılı olmak için emek harcar. Ailesinin kendisine sunduğu olanaklar dahilinde düşlediği hayatın nimetlerine ulaşmayı hedef belirleyerek kendisine yön biçer.

Nuri Gazioğlu, 1947’de anne ve babasının ikinci çocukları olarak dünyaya geldi. Kendisinden iki yaş büyük ağabeyi Turhan zorlu yaşam koşulları nedeniyle anneannesine evlâtlık niyetiyle bırakıldı. Nuri, ilk ve büyük çocuk muamelesiyle ailede yerini alarak değer gördü.

Maçka merkezde ilk ve ortaokulu okuduğu yıllarda başarılı bir öğrencilik dönemi geçirdi. O yıllarda ilçede lise yoktu. Çocuğum okusun diye çırpınan aileler Trabzon’da küçük bir barınak tutarak lise eğitimine ulaşmaya çalışıyorlardı. Babası Kenan, Trabzon’un yoksul semti Tabakhane’de kiralık bir oda tutar. Nuri, babaannesi RahmiyeNene’yle birlikte bu küçücük barınakta, pisliğin (bokun) açıktan aktığı mahallede liseye devam eder. Zor yaşam koşulları altında liseyi başarıyla bitirir. O zamanın liseleri şimdiki üniversiteler ayarında tanınmış öğretmenlerle eğitim verirdi.

Liseyi bitirdikten sonra bir dönem Zaferli’de (Zerfiri) köy çocuklarına vekil öğretmenlik yaptı. Sabah evden yaya olarak çıkar, Güney Mahalle’nin Anbela yokuşlarını orman içerisinden hızlıca yürüyüp okula varırdı. Ders bitiminde aynı yoldan eve dönerdi. Öğretmenlikte ilk deneyimini Zaferli’de yaşadı.

Öğrencilik dönemi ile mesleki yaşamında çok tertipli ve düzenliydi. Öz bakımı üst düzeydeydi. Güzel ve temiz giyime büyük önem verirdi. Yolda üzerine çamur sıçratmadan yürüyebilen nadir insanlardandı. Üstü başı ütüsüz, ayakkabısı boyasız asla olmazdı.

Lise ve vekil öğretmenlik sonrası Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. 

Yüksek Öğrenimini başarısıyla taçlandırarak kayıpsız bir şekilde tamamladı. Maçka Lisesi’ne Fransızca öğretmeni olarak atandı. Bir süre öğretmen olarak çalıştıktan sonra müdür yardımcısı kadrosuyla okul yönetimine geçti.

Babası Kenan ve annesi Fatma’nın emekleri boşa gitmemişti. Maddi ve manevi olarak Nuri’yi desteklemişler, ekmeğini kazandırmışlardı. Bundan büyük bir mutluluk duyuyorlardı.

Maçka Lisesi’nde sıcak bir aile ve huzurlu bir ortam buldu. Görevini severek yapıyordu. Askerlik dönemi gelip çatınca ilk kısa dönem havacı yedek subay adayı olarak Kütahya’da silâh altına alınır. Sadece dört aylık bir eğitimden sonra terhis olarak Maçka’ya döner.

Askerlik bittiyse geriye yapılması gereken bir iş kalır. O da evliliktir. Gerek çevrenin telkinleri gerekse kendi duygularının akışında Maçka Noterlik Başkâtibi Nazmi Gazioğlu’nun öğretmen kızı Nursel’le nişanlanır. Bir süre sonra da evlilik gerçekleşir. Bu evlilikten iki evlâtları Barış ve Serdar dünya gelir. Güney Mahallede huzurlu bir yaşam sürerek öğretmenlik mesleklerini sürdürürler.

14 Nisan 1989 Cuma günü sabah evden birlikte çıkarlar… Nuri Maçka Lisesi’ne, eşi Nursel Cumhuriyet İlkokulu’na yürüyerek giderler. Öğrencilerinin o günkü derslerine girerek haftalık ders programını tamamladılar. Öğrencilerinin başarıları onları gururlandırıyor, daha azimli bir şekilde çalışmaya devam ediyorlardı.

O gün, bayrak töreninden sonra Lise Müdürü İlhami Özdemir, aracına yardımcıları Nuri Gazioğlu ve Celâl Bahçekapılı ile öğretmenler Orhan Bal ve Osman Öztürk’ü de alarak iftariyelik alışverişi yapmak için Trabzon’a hareket ederler.

Saat 15.30’a doğru Mataracı Köyünü geçtikleri bir anda nasıl olduysa araç kontrolden çıkarak kenarında bariyer bulunmayan yoldan çıkarak, Nisan yağmurları ile kar sularının azdırdığı Değirmendere’ye uçarlar.

Bu vahim ve ihmal dolu kaza canciğer arkadaşlardan Nuri ve Celâl’i hayattan koparır, olay yerinde yaşamlarını yitirirler.

Acı olay tez zamanda duyulur. Maçka tümüyle acıya gömülür, bir matem havasından uzun süre kurtulamaz. Sevenlerinin gözyaşları pınar olup akar, anne ve babaları, kardeşleri ve sevenlerinin göz pınarları kurur. Yaş akmaz olur.

Maçka Lisesiler ve Maçkalılar sevdikleri iki öğretmenlerini yüreklerine gömerler…

O güzel insanlardan geriye, temiz isimleri ile birlikte Celâl Bahçekapılı’nın yüreğe işleyen ‘Ayşem türküsü’ kaldı…

Ayişem sığırların,

Hep karabaş karabaş,

Gelurmisunbenumlan?

Yaylalara arkadaş

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —