Fatma Karahasanoğlu


YAŞANDIKÇA ÖĞRENİLİR

Hayat tesadüflerle dolu olduğu kadar talihte çoğu zaman, yardıma koşar.


                                            YAŞANDIKÇA ÖĞRENİLİR 

 

 

                      Hayat tesadüflerle dolu olduğu kadar talihte çoğu zaman, yardıma koşar. Şans denen olguyla yaşayanlarda yok değil. Kimi zaman talih, kimi zamanda tesadüf insan hayatını etkiler. 

Hiç kimse nerede, ne zaman, ne olacağını bilemez. Belli bir hayat içerisinde ömür sürenlerinde nasıl bir hayat çizgisinde yürüdüğü bilinmez. 

 Yaşandıkça öğrenilir, öğrenildikçe yaşanır. Bu döngü devam eder gider. 

                    Bilgeyle, talih yola çıkar. Uzun bir müddet yol alırlar. Her ikisi de yorulur. Dinlenmek için uygun yer ararlar. Çok geçmeden  aradıkları yeri bulurlar. Talih, o kadar yorulmuştur ki, yol üzerine uzanıp yatar. 

Bilge, öteye beriye bakınır.  Yol üzerinde yatmanın tehlikeli olacağını düşünerek, yatmaz. Yol kenarını tercih eder. yatıp uyur. 

Çok geçmeden, at arabaları peşi sıra gelir. Yolda yatan talihi gören sürücüler, “uyuyor, rahatsız etmeyelim. Yol kenarından gidelim.” Der.

Bilgenin yattığı yerden geçerler. Bilge de atların nalları altında feci şekilde can verir. 

Talih, bir şekilde kurtulur. 

                       Şartlar asla zorlanmamalı. Temkinli olmak yer ve zamana göre değişir. Her zaman aynı olmaz. 

                        Kaplumbağa ve yılan arkadaş olarak yola çıkar. Her ikisi de yol boyunca, rahat yürür. Ancak karşılarına büyük kaya çıkınca, yürüme seyirleri değişir. 

Kaplumbağa kayayı kaldırmak için yoğun çaba sarf eder. Yılan, hiç yardım etmez. 

Kaplumbağa, tek başına kayayı kaldırmaya çalışırken, yılan bir kenarda durup olacakları izler. Kaplumbağa, uzun bir uğraştan sonra kayanın yerini değiştirir. Kayanın altından irili ufaklı bir çok böcek çıkar. 

Yılan vakit kaybetmeden böcekleri yemeye başlar. 

Kaplumbağa, yılanın hareketini yadırgar. Öfkelenir. 

Yılan, neden kızdığını anlamadığını söyleyerek; “sen bitkiyle besleniyorsun. Böcek yemezsin ki!”

Kaplumbağa; “benim kızdığım, zahmet çekmeden, yardım etmeden hazıra konmandır.” 

                            Her iki hikayede, çıkartacak olduğumuz dersleri açıkça gösterdi.  Konuların içinde saklı olan bilgelik, zamanı gelince dışa vurur. Dışa vurumu, anlamak önemlidir. 

Zahmet çekmeden hazıra konmak, karşı tarafı aşırı derecede öfkelendirir. Tıpkı kaplumbağa yılan hikayesinde olduğu gibi. Kaplumbağa yol üzerindeki kayayı tek başına kaldırırken, yılan, sadece izlemekle yetindi. Ancak kayanın altından çıkan canlıları da, yılan midesine indirdi. Kaplumbağa, sadece yolu açmakla kaldı. 

Yılan zahmet çekmeden, hazıra kondu.