SABIR
Hz.Davud zamanında bir kadın Hz.Davut’a gelerek; “Senin Allah’ın adil mi? diye sorar.
Hz.Davud; “elbette adildir.” Der.
Kadın, içini çekerek konuşmaya başlar; “kocam öldü dul bir kadınım, üç kız evladım var. Üç gün önce bir tane ceylan yavrusu vardı elimizde, onu büyük bir deriye sararak satıp pazardan evlatlarıma yiyecek alacaktım ki yolda büyük bir kuş gelip onu alıp götürdü. Şimdi ben ne yapacağım.Çocuklarım aç, perişan. Hem ceylan hem de, o büyük deri elimden gitti.
O sırada, kapı çalınır. İçeriye on tüccar girer. Bin dinarı Hz. Davut’a vererek, “hak eden birine verirsin. Denizde bir kayıkla yolculuk yapıyorduk ki ansızın fırtınaya tutulduk ve kayığımız hasar gördü.Denizin ortasında günlerce aç ve çaresiz gezerken şöyle dedik. Eğer Allah Teala bizi kurtarırsa adam başı 100 dinar bir fakire yardım edelim. Bu sırada bir kuş tepeden bize bir şey bırakıp gitti. Baktık ki deri parçası ve içinde de ceylan.
Hem kayığın hasarlı kısmını deri ile kapattık hem de ceylanı yiyerek ölmekten kurtulduk.
Hz.Davud 1000 dinarı alarak o kadına verdi ve buyurdu ki; “Bak Rabbin senin için hem karada hem de denizde ticaret yapıyor. Al bu paraları kendin ve kızların için harca.
Unutma! Allah Teala sana sıkıntı verse de daha sonra büyük bir hayır verir.
Kalbini ferah tut.”
***
Bir çiftçinin yaşlı eşeği hendeğe düşer. Çiftçi eşeğini hendekten kurtarmak için çareler arar. Hendek, geniş olmadığından kurtarmak için inmek, mümkün değildir. Eşeği iple yukarı çekmek de mümkün değildir.
Eşek, acı içerisinde sürekli inler.
Çiftçi sonunda kararını verir. Eşeğin ölmesine yardım edecektir! Eşeğin yaşlı olduğunu düşünür. Kurtarmak için çaba harcamaya değmez diye de düşünür.
Çiftçi kendi kendine konuşarak; “Üstüne kürekle toprak atarsam hem eşeğimi gömmüş olurum, hem de tehlike oluşturan bu hendeği kapatmış olurum.”
Çiftçi komşularını yardıma çağırır. Hep birlikte kuyunun içinde can çekişen eşeğin üzerine kürekle topak atmaya başlarlar.
Üzerine sürekli toprak yağan eşek, yürek parçalayan bir sesle anırmaya başlar; fakat bir süre sonra sesi duyulmaz olur.
Çiftçi eşeğin öldüğünü sanarak hendeğe bakar. Gördükleri karşısında donup kalır.
Eşek her kürek topraktan sonra silkinir, sırtındaki toprağı aşağı fırlatır, sonra da hırsla yerdeki toprakları ayağı ile ezer.Bu şekilde ölmesi için kürekle atılan toprakla olduğu yer yukarı doğru yükselir ve ölümden kurtulur.
Bunu gören köylüler önce şaşırırlar, sonra utanırlar. Bundan sonraki topraklar,eşeği gömmek için değil kurtarmak için atılır.
Eşek tüm gücünü toparlayıp, yukarı doğru bir sıçrayışla çıkar. Sonra uzun uzun anırıp oradan uzaklaşır.