DUYGU KARAHASANOĞLU


KOLTUK VE TABUT

Öyle insan var ki, adeta koltuk sevdalısı. Gözü, koltuktan başka bir şey görmez. Bilmez ki, dünya gelip geçici bir uğrak yeridir. Bugüne değin kim tabuta koltuk yaptırdı yada kim cepli kefenle gömüldü.


                            KOLTUK VE TABUT 

 

                    Öyle insan var ki, adeta koltuk sevdalısı. Gözü, koltuktan başka bir şey görmez. Bilmez ki, dünya gelip geçici bir uğrak yeridir. Bugüne değin kim tabuta koltuk yaptırdı yada kim cepli kefenle gömüldü. 

İnsan gölge gibidir. Bir gün var, bir başka gün yoktur. Dünyaya geliş nedeni belliyken, ne için tüm kargaşa? Ne için bu tahammülsüzlük? Ne için bu para hırsı? Ne için, ne için, ne için? Amacımız ne içinleri çoğaltmak değil. 

Dünyaya geliş tarihi bilinmez. Dünyadan göç etme tarihi de bilinmez. Kainatın  yaratıcısı her şeyi belli ahenk içinde yaptı.

Kendini  dünyada farklı görenler yada farklı görmek isteyenler, şunu çok iyi bilmelidir ki, her kim ne yaparsa, sadece kendine yapar.

Bir gün gelecek, ölüm meleği yanı başında can alacak. 

İşte, o zaman her şey o insan için bitmiş olacak. 

Evet, söyleyin bakalım. “Ben, dünyada kalıcıyım” deyin. 

Deyin, bakalım! Diyemezsiniz, diyemezsiniz. Çünkü kalıcı değilsiniz. Ebedi istirahata her canlı çekilecek. Ama bugün ama yarın! 

Önemli olan nedir biliyor musunuz? Şu kısacık dünya hayatında huzurlu ve barış içerisinde yaşamaktır. 

Yaşarken, ah almadan yaşamak, ne güzel değil mi? 

“ah” alınca ne olur? Bir şey olmaz, efendim! Ne olacak? Hiçbir şey olmayacak. 

Şimdi, bunları düşünmenize gerek yok. Siz, siz olun, yaşarken iyi yaşayın. Para, pula, mala, mülke değer vermeyin. Bir gün gelir hepsi, elinizden çıkar. 

                      Her şey gelip geçicidir. Hal böyle iken, fesat çıkarma, kaos yaratma kime fayda sağlar? Kimsenin işine yaramaz, bu işlerden nemalananlar hariç!.. 

Şan, şöhret, makam, unvan hepsinin bir tabut, yanında ne hükmü var? Gerçekler acı olsa da, gerçek değişmez. Tokat  gibi yüzde patlar. 

Gündüzün en hareketli saatinde yada gecenin bir yarısında ölüm gerçeğiyle yüzleşir. Bu yüzleşme  bir insanın anlayabileceği bir yüzleşmedir.   

 Aşık Veysel’in şiir dizelerinden;  “…dünyaya geldiğim anda, 

                                                           yürüdüm hayli zamanda. 

                                                            İki kapılı bir handa, 

                                                           yürüyorum gündüz gece...”