KERAMET VE EFSANE
Bir gün, Aziz Mahmut Hüdayi hazretleri, Padişahın davetiyle saraya gider, sohbet ederler. Bir müddet sonra Mahmud Hüdayi abdest tazelemek ister.
Padişah, “Baş üstüne efendim!” der. Kalkıp ibrikle su döker. Sultanın annesi de, kafes arkasında elinde havlu bekler.
Bu arada gönlünden; "Ne büyük Veli. Bir kerametini görsem" diye geçer.
Abdest biter. Büyük Veli kurulanırken; - Hayret, diye mırıldanır.
Padişah meraklanır. - Hayırdır hocam.
- "Bazısı keramet görmek istiyor", buyurur. "Halbuki Padişah eğilmiş, elimize su döküyor. Annesi, havlu tutmak için ayakta bekliyor. Bundan büyük keramet mi olur?" ***
Kızılderili efsanesine göre ormanda büyük bir yangın çıkmış. Yangın çok güçlü olduğu için bütün hayvanlar korkuyla kaçmış.
Ormandan kaçan bir jaguar, aniden başının üzerinden geçen bir sinekkuşu görmüş. “O da ne? Bu kuş ters yönde uçuyor,tam da ateşin içine doğru!” demiş.
Birkaç dakika sonra, kuşu tekrar görmüş. Bu sefer kuş ters yöne doğru uçuyormuş.
Kuşun bu tuhaf ve aceleyle gidiş gelişlerini izleyen jaguar, kuşa sormuş:
-Ne yapıyorsun sinek kuşu?
-Gök gürültüsünden geçiyorum ve göle gidiyorum.Gagamla suyu içip, yangını söndürmek için suyu ateşe atıyorum.
Jaguar çok gülmüş.
-Aklını mı kaçırdın? Bu büyük yangını o küçücük gaganla kendi başına söndürebileceğine gerçekten inanıyor musun?
-Hayır.Yapamayacağımı biliyorum. Ama orman benim evim. Beni hep güvenle, sevgiyle tuttu, beni ve ailemi korudu. Bunun için ona çok minnettarım. Ben ormanın bir parçasıyım ve orman benim bir parçam. Yangını söndüremeyeceğimi biliyorum ama üzerime düşeni yapmalıyım.
O anda orman ruhları, sinek kuşunun sözlerini duymuşlar. Kuşun ormana olan sevgisi kalplerine dokunmuş. Ve o büyük yangını durduran bir şimşek fırtınası göndermişler.
Kızılderili büyükanneler ara sıra bu masalı torunlarına anlatır ve şöyle bitirirer:
"Mucizeleri hayatına çekmek ister misin? O zaman sadece kalbinle üzerine düşeni yap.”