DUYGU KARAHASANOĞLU


İNSAN KAZANMA 

İnsan kazanmak için ne yapılmalı?  Mutlaka herkesin kendine göre yöntemleri vardır. Hz. Muhammed Peygamber Efendimizin herkese örnek olacak insan kazanma nasihatini paylaşmak istedim.


                                          İNSAN KAZANMA     

 

                     İnsan kazanmak için ne yapılmalı?  Mutlaka herkesin kendine göre yöntemleri vardır. Hz. Muhammed Peygamber Efendimizin herkese örnek olacak insan kazanma nasihatini paylaşmak istedim.  

Hz. Peygamber, Mekke fethinden dönerken, namaz vakti için mola verirler. Müezzin 

ezan okuduğu sırada Mekkeli Ebu Mahzure ve Kureyşli on gençle birlikte ezanı alay edip, gülüşürler.    

Ebu  Mahzure Hz. Peygambere kin ve düşmanlık beslemektedir. 

Peygamber Efendimizin yanında olanlar, gençlere hadlerini bildirmek isterler. Ancak Hz. Peygamber, mani olur. 

Namaz bittikten sonra Peygamber efendimiz gençleri huzuruna çağırtır. Her birine az önce alay ettikleri şekilde ezan okumalarını ister. 

Gençler, Hz. Peygamberin dediğini yaparlar. Ebu Mahzure’ye sıra gelir o da ezan okumaya çalışır. 

Hz. Peygamber Ebu Mahzure’nin sesini çok beğenerek ona ezanı öğretir. Daha sonra namaz vakti gelince elini başına koyup alnını okşar ve ezan okumasını emreder.

Ebû Mahzûre bu emri isteksiz bir şekilde yerine getirir. 

Hz. Peygamber, Ebu Mahzure’yi Kabe’de  müezzin olarak görevlendirir.  Peygamber, Mekke Valisi Attab b. Esid’e gitmesini ve yeni görevini ona bildirmesini söyler.

Ebu Mahzure, Resul-i Ekrem’in Mekke’den ayrılmasına kadar Kâbe’de Bilâl-i Habeşî ile birlikte ezan okudu. Resulullah’ın okşadığı alnına düşen saçları hiç kestirmedi, ölünceye kadar Mekke’de müezzinliğe devam etti. Kendisinden sonra Mescid-i Harâm müezzinliğini oğlu ve torunları yüzyıllarca devam ettirdiler. 

                                                                ***

                  Bir gün Peygamber Efendimizin yanına, Medineli Müslüman fakir bir adam gelir ve  yiyecek ister. 

Peygamber Efendimiz; “Senin evinde, eşya yok mu?” sorar. 

 Fakir adam; “Var. Bir kısmıyla örtündüğümüz, bir kısmını yere serdiğimiz bir çul, bir de su kabımız var.” der.

Peygamber Efendimiz; “Onları bana getir!” buyurur. 

 Adam çul ile su kabını getirir. 

Peygamber Efendimiz, onları eline alarak, etrafındakilere; “Bunları kim satın almak ister?” sorar. 

 Sahabelerden biri,  bir dirhem vereceğini söyler.  

Hazreti Peygamber;  “Artıran yok mu?” diye birkaç defa seslenir  ve iki dirhem veren sahabeye onları satar.  Parayı fakir dilenciye uzatarak; “Bunun bir dirhemiyle ailene yiyecek al. Kalan parayla da bir balta satın alıp bana getir!” buyurdu.

Adam satın aldığı baltayı,  Peygamber Efendimize  getirir. 

Peygamber Efendimiz baltaya sap takarak;  “Şimdi git; bununla odun kes ve sat! On beş gün çalış; ondan sonra yanıma gel!” buyurur. 

Fakir adam on beş gün sonra Peygamber Efendimizin yanına gelir.  On dirhem kazandığını, bu parayla kendine ve ailesine giyecek ve yiyecek aldığını söyler. 

Peygamber Efendimiz; “Dilenciliğin, Kıyamet günü yüzünde bir leke gibi görünmesindense, böylesi senin için daha hayırlıdır...” buyurur.