HATA, KABUL EDİLSE!
Hata, kabul edilirse, sorun kendiliğinde ortadan kalkar.
Ne var ki, insan hatasını kabul etme nezaketinde çoğu kez bulunmaz. Nedenleri oldukça açık ve nettir.
Kendi hatasını görmez. Ancak bir başkasının en küçük hatasını görme konusunda adeta ustadır. Usta deyip geçmeyin, sözünü ettiğim usta hata bulma ustası.
Hatalar, hatalar. Hata yapmayan olur mu? Herkesin mutlaka bir hatası vardır. Kendi hatasını görmeyip, bir başkasının hatasını yüze vurmaktır. Dahası topluma yaymaktır. Ne demiş Mevlana; “kusurları örtme de, gece gibi ol.”
Kaç kişi kusur örtmede gece gibi oluyor? Bırakın kusur örtmeyi, arkadaşının hatasını bulmak için adeta pusuda bekleyen avcı gibi oluyor.
Durum böyle olunca, toplum içerisinde nifak yaymak zor olmaz. Bir başkasının hatası aranmadan önce kendisine öz eleştiri yapmalı.
Öz eleştiri, güzel bir şeydir. Ancak kişi kendisine de, öz eleştiri yaparsa!
Neden, her zaman bir başkasının hataları aranır?
Neden, hiç kimse kendi hatasını kabul etmez?
Neden, bir çok kişi hatasız olduğunu düşünür?
Neden, bir başkasının kuyusu kazınır?
Neden, laf taşıyıcıları çoğalır?
Neden, bir başkasının hakkında gıybet yapılır?
Neden, dedikodu yapılır?
Neden, nifak tohumları ekilir?
Neden, kimse başarısız olduğunu kabul etmez?
Neden, her zaman önde olmak istenir?
Neden, çok zengin olmak için yarışılır?
Neden, paraya pula doyulmaz?
Neden, harama bulaşılır?
Neden, dünyaya geliş unutulur?
Neden, aza kanaat edilmez?
Neden, mazlumlar korunmaz?
Neden, asilik yapılır?
Neden, sözler tutulmaz?
Neden, hak yerini bulmaz?
Nedenleri çoğaltabildiğimiz kadar çoğaltabiliriz.
Mevlana’nın dediği gibi; “ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol.”