Nedim Mollaveisoğlu


Fanatiklik, Trabzonspor’a zarar vermemeli

Fanatiklik, Trabzonspor’a zarar vermemeli


Fanatiklik, Trabzonspor’a zarar vermemeli

Uzun zamandır Trabzonspor hakkında yazmadım. Hem pandemi nedeniyle köyde yaşamam, hem de rahatsızlığım nedeniyle fiziki olarak Trabzonsporu takip edememem, yazmamamın nedeni. Ama her Trabzonsporlu gibi ben de Trabzonspor’u yakın takip etmeye devam ediyorum.

Bilgi sahibi olmadan yorum yazmayı doğru bulmayanlardanım.

Trabzonspor’da başkanlık koltuğuna oturan Ahmet Ağaoğlu’nun başarılı olacağına inananlar arasında beni de gösterebilirsiniz. Ama göreve geldiği günden sonra yaptıkları ,söylemleri ve eylemlerindeki tutarsızlık ilk günkü güvenimi sarsmadı değil.

Yapılan Transferler ve teknik adam seçimindeki yanlışlar nedeniyle Trabzonspor büyük yaralar aldı.

Son alarak Abdullah Avcı’nın göreve getirilmesinden sonraki çıkış, fanatik yerel medyanın da desteği ile taraftarların umutlanmasına neden oldu. Oysa Trabzonspor kazandığı üst üste puanları, rakiplerini ezecek bir futbol üstünlüğü ile almadı.

Üst üste alınan puanlar, savunmadaki küçük dokunuşlar ve rakiplerin yetersizliği nedeniyle geldi.

Sevgili dostlar; Türk futbolu son beş yıldır geri gitmeye devam etmektedir. Milyon Euro kazanan teknik adamlar görev yaptıkları takımlarda futbol anlamında hiçbir yenilik ve görsellik futbol izleyicilerine sunamamışlardır. Kendilerini geliştiremedikleri gibi, işleri olan futbola da herhangi bir katkıda bulunamadılar.

Bir hatırlatma yapmak istiyorum.

Trabzonspor’un rakip hücuma kalktığında nasıl ve nerede savunma yaptığını gördünüz mü?

Sezon başından beri hiçbir teknik adam bu sorunu gideremedi.

Son Fenerbahçe maçında Serkan’ın rakibi Pelkas’a kaptırdığı topa bakın. Pelkas kazandığı topu alıp giderken bizim savunma oyuncularımız gözleri ile onu takip ederken geri geri taaa ceza alanımızın içine kadar çekildiler. Sadece Fenerbahçe maçında böyle savunma yapmıyorlar. Hemen hemen her maç Trabzonspor böyle oynuyor. Oysa savunma oyuncuları hücuma kalkan rakip oyuncuları kendi kalelerine şut mesafesine gelmeden müdahale etmeliler. Gerek göbekten gerekse kenardan gelen tehlikeli ataklar ceza alanının çok önünde etkisiz hale getirilmeli.

Bunu Türkiye liglerinde en iyi yaptıran teknik adam Sadi Tekelioğlu’dur. Tekelioğlu oyuncularına böyle pozisyonlarda avazı çıktığı kadar “çekinmeee” diye bağırırdı.

Fenerbahçe maçından sonra herkes genç oyuncu Serkan’a yükleniyor. Kimse 45 metre top sürüp kaleye şut atan Pelkas’a müdahale edemeyenleri sorgulamıyor.

İlk yarıda 7-8 net gol pozisyonuna geçit vermeyen kaleci Uğurcan, Fener maçında 25 metreden gol yedi diye eleştirilmeli midir. Ayrıca iddia ediyorum Uğurcan 3 metre kadar geride olsaydı o golü yemezdi.

Bu gibi genç oyuncular elbette hata yapabilir. Ama sosyal medyada görüyoruz ki bazı fanatik taraftarlar hakarete varan yorumlar paylaşmaktalar.

Hatta birileri de oteline balon asan iş adamını hedef gösteriyor.

Yapmayın, etmeyin beyler. Trabzonspor’daki yabancı oyunculara gösterdiğiniz sabrın, binde birini kendi öz evlatlarınıza neden göstermiyorsunuz?

Bu kentin insanına iş imkanı sunan iş insanımızı neden hedef gösteriyorsunuz?

Futbol görsel bir şovdur. Yenmekte var yenilmekte. Bizim için önemli olan keyif almak olmalı.

Bizim jenerasyonda şampiyonluğa doymuşluğun verdiği bir rahatlık olabilir. Ama biz efsane bir kadroyu keyifle izleme şansını yakalamış şanslı bir jenerasyonuz.

Şimdiki gençlik başarıya aç.

Fanatik olmanın bir nedeni de bu.

Ama lütfen biraz empati yapalım.