ismet eyüboğlu


ANILAR-41

İsmet Zeki Eyüboglu 1972 senesinde Çayırlar'da çalışırken köy halkına bir kitaplık,


ANILAR-41

İsmet Zeki Eyüboglu
1972 senesinde Çayırlar'da çalışırken köy halkına bir kitaplık, bir okuma odası,kurmak istemiştim.Kuracağım kütüphaneye kitap,toplamak amacıyla bir kampanya
açmıştım.Bunun için birçok yayın evine mektuplar yazmıştım.Bu mektuplardan
biri de Yeni Ufuklar dergisini yayımlayan yayın evine gitmişti.
Bir de baktım koliler dolusu yayın, dergi, kitap çıktı geldi.
Kim gönderdi bu yayınları?
Kolilerin içinden çıkan mektubu okuyunca anladım.
Mektup Vedat Günyol imzalı bir mektuptu.
Mektubun içeriğini tam anımsamıyorum, özet olarak bana başarılar diliyordu.
Bir de İsmet Zeki Eyüboğlu'nun selamlarını iletiyordu.
Daha sonra İsmet Zeki Eyüboğlu'la sıcak ilişkiler kurmuştuk.
Eyüboğlu bir Maçka sevdalısıydı.Kendisi kış aylarında İstanbul'da otururdu
Ancak her yaz Maçka'ya gelir, MAÇKA'daki evini şenletirdi.Maçka'yı oluşturan
yamaçlardan birinde atadan, dededen kalma güzel bir evi vardı.Evin tarihi sanırım
dört yüz senelikti.Her yaz gelir o konağı şenletirdi.Bir kez de ben bulunmuştum o tepedeki evde , bir akşam yemeğinde.Epeyce kalabalıktık.
 Kemençeciler de vardı aramızda.
İsmet ağabey zaman zaman duygusal anlar yaşamıştı.Silahlari vardı.İkide bir
bana :
"İsmet , at haurdan iki dane." derdi.
Ben de onun isteğini hiç geri çevirmedim..İki tane sallardık Maçka'ya doğru.
Hiç unutmuyorum İsmet ağabey o yaşına başına karşın hayvan beslemeye başlamıştı.İki tane ineği vardı. Kışın onları birilerine bırakır,yazın gelince bizzat kendisi  ilgilenirdi.Ondan sonra da kışın giderken hayvanlarını emenet verecek adam  bulamayınca hayvanlarını birilerine üzülerek devretti, gitti.
Her Maçka'ya gelişte annesinin başına Kur'an okuturdu.Bir kez de annesinin
mezarına Kur'an okumak için getirdiği imama sormuş ki :
"Bu okuduğun Kuranın Türkçesini biliyor musun?"
İmam da: "Biliyorum." demiş.
"O zaman söyle bakalım ,okuduğun kuranın anlamı nedir?"
İmam da bir şeyler söylemiş , ancak söylediklerinin hiç birinin anlamı Kuranla
ilgili olmadığını anlamış.-Çünkü kendisi Arapça'yla birlikte, Farsça , Almanca ,
İtalyanca bilen bir dil birikimi vardı.İmama Kuranın Türkçe anlamını açıklamış.İmam da
bunu müftüyle paylaşmış. Ve ondan sonra müftü İsmet ağabeye olağanüstü saygı
göstermeye başlamış..Her Maçkaya gelişte saygı gösterirmiş.Hatta bir defasında
müftü İsmet Zeki'ye takılmak amacıyla sormuş ki :
"Nasıl İsmet Bey , evinizde rahat mısınız ?"
İsmet Zeki'nin evi Maçka'nın tenha bir yamacın üzerindeydi.
İsmet Zeki de yanıtlamış:
"Sizden ne kadar uzak olursa o kadar rahat olur."demiş.
İsmet Zeki'nin Maçka"da sık görüştüğü kişiler vardi.Bunladan birisi de İbrahim
Genç'ti. Bir gün İbrahim Genç'le birlikte Trabzon'a gidiyorlarmış.
İbrahim Genç Maçkanın tanınmış esnaflarından birisiymiş.
Dengesiz bir şoföre rastlamışlar .Şöför kâh hızlı, kâh yavaş kafasına göre gidiyormuş.
Biraz sonra İsmet Zeki'den tepki gelmiş:
"Oğlum şöför , biz bileti, Trabzon'a kadar aldık, ordan o yana değil ha!"
İsmet Zeki Eyüboğlu, yerin altını da üstünü de çok iyi bilen bir akıldı.
Bizim köyün yaylasında bir konüşmasına rastladım.Enfes bir konuşmaydı.
Yaylanın ismini tarif ederken:
"Burası Zenaşutka, yani Zenha yaylası."
demişti.
O zamana kadar kimse bunu söylemeye cesaret edememişti.Çünku Kuseralılar
yaylayı kendi yaylaları olarak biliyorlardı.
Bir de 12 Eylul 1980 tarihli bir anımız var.Aynı otobüsteyiz.Biz eşimle birlikte
çıktık , gidiyoruz.Fatsa yakınlarına geldik.Otobüsü polisler durdurdu.Kimlik
yoklaması yapıyorlar.İsmet Zeki Eyüboğlu ön koltuklarda oturuyor, bense daha
arkalarda.Kimlik yoklaması bitti, beni ve İsmet Zeki"yi otobüsten indirdiler.
Neymiş efendim , ikimizin de ismi birbirine benziyormuş.
Otobüsü orda durdurdular.Sağa sola sordular, ondan sonra yol verdiler.
Ancak orada dururken İsmet Zeki Eyüböğlunun salladiği küfürleri bir görecektiniz.
Kenan Evrene'idi, onun cuntacı paşalarına idi ,demediğini bırakmadığını hatırlıyorum.
İsmet Zeki Eyuboğlu, Bedri, Rahmi ve Sabahattin Eyubolu'la yakın akrabaydı.
Amca çocuklarıydı,Uğraş alanları da birbirinden ayrı değildi.Bilim, kültür, araştırma,
çeviri, hep üretme, hep üretme.
Görüldüğü gibi ilişkilerimiz hep kopuk, kopuk.
Maçka'ya yerleşmeye karar vermemde İsmet Zeki Eyuboğlu'nun etkisi büyük olmuştu.Emekli olup gelip. Maçka'ya yerleşelim. İsmet Zeki Eyüboğluyla ilişkilerimiz gelişsin ,,daha düzenli. daha yararlı, daha sistematik olsun istedik.
Bir de duyduk ki Koca İsmet Zeki Eyuboğlu kalktı gidiyor.
Doğumu 1925, Trabzon , ölümü 12 Kasım 2003 İstanbul.
Kalktık cenazeye geldik. Geldik ki cenazede çok az insan varmış. Gelenler de
çoğunluğu dışardan.
Maçka için canını veren insan bu muymuş,  onlar bu güne yatırım yapıyorlar,
İsmet Zeki Eyuboğlu gibi uzun gelecegi düşünmüyorlar.
Maçka merkez mezarlığında yatıyor.
Bizim düşlerimiz de onların gidişiyle birlikte suya düştü.
Onlar bu toplumun kutup yıldızlarınız, herkes onlara bakarak yönünü ayarlayabilir.

İNSANSEVERLİK
Bütün sözcükler bir yana
Konuşmadan, yazmadan, yazışmadan
Toprağa serpilen tohumgibi
Harmanda savrulan ekin gibi
Karışıp kaynaşmak
Ne boy düşünmene ağırlık
Ne kara , ne sarı
Eriyen bal gibi suda
Yaşamak
Uyur gibi yanyana

NOT:İsmet Zeki Eyüboğlu en az beş dil bilirdi. hele Almancası anadili gibiydi.
         Niçe'yi, Geothe'yi en güzel şekilde Türkçeye kazandırmıştır.
         Yüz yirmi tane eser bırakmıştır dünyaya;bunlardan yetmiş tanesi telif geri
          kalanlar da çeviridir.