DUYGU KARAHASANOĞLU


TELAFİSİ OLMAZ

İsrail’in İran’a saldırmasıyla başlayan süreç içerisinde ABD başkanı Trump, çelişkili açıklamasından sonra 22 Haziran sabahı İran’ın üç nükleer tesisini vurdu. Aynı Trump, tesislerin vurulmasından sonra; “barış zamanı” açıklamasında bulunmasının altında yatan asıl gerçek nedir?


                                    TELAFİSİ OLMAZ              

 

                                 İsrail’in İran’a saldırmasıyla başlayan süreç içerisinde ABD başkanı Trump, çelişkili açıklamasından sonra 22 Haziran sabahı İran’ın üç nükleer tesisini vurdu. Aynı Trump, tesislerin vurulmasından sonra; “barış zamanı” açıklamasında bulunmasının altında yatan asıl gerçek nedir? 

İki hafta süre veren Trump, ani kararla İran’ın üç nükleer tesisini vurması İsrail’e; “tamam dediğin oldu.” Dercesine bir hamleydi?

Tüm bunlar düşünülmesi gereken konulardır. İsrail, Gazzede her türlü insanlık dışı katliamlara imza atarken, sözde barıştan yana olan ABD neredeydi?

Çifte standarttan vazgeçilmedikçe, dünya barışı tesis edilemez. ABD, Ortadoğu’da gerilimi artırmak için elinden geleni ardına koymuyor. Özellikle Müslüman ülkelere saldırılar, hiçbir şekilde kabul edilemez. 

İsrail, Ortadoğu’da huzur ortamı bırakmadı. Her defasında uluslararası anlaşmaları ihlal ederek, bir başka ülke toprağına saldırdı. 

ABD’nin de ondan kalır yanı yok. Trump, barış zamanı diyor ancak İran’ın nükleer tesislerini vuruyor! Bu nasıl, bir barış? 

Gazze’de hastane, ambülans  vuran İsrail; “İran, hastaneleri vuruyor.” çığırtkanlığı yapıyor. İsrail, saldırganlığından vazgeçmedikçe, Ortadoğu’da savaş bitmeyecek. Dahası ABD gibi Avrupa gibi ülkelerin desteğini alan İsrail, daha çok saldırma hakkını kendinde buluyor. Bir an önce İsrail yaptıklarından vazgeçmelidir. 

ABD ve Avrupa’da savaş değil barıştan yana olmalıdır. Ürettikleri silahları Müslüman ülkeler üzerinde değil, kendi topraklarında denemelidirler. 

Dünya, silah tüccarlarının egolarına teslim edilemez. Bunun için her ülke üzerine düşen görevi yapmak zorundadır. 

Yer altı kaynakları her ülkede farklı olabilir ancak bir başka ülkenin o yeraltı kaynaklarına göz dikerek savaş çıkarması uluslararası anlaşmalara da, aykırıdır.

                                  ABD 2003 yılında, Irak’ı nasıl karıştırdığına tanık olduk. Irak’ı vurmak için türlü senaryoları dünya ülkelerinin gözü önüne serdi. Ardından ülkeyi işgal etti. 

Sonuçlarını hep birlikte gördük. Sonra diğer ülkeler ABD’den nasibini aldı. Her biri iç savaşın içerisinde boğulup kaldı. 

ABD kana doymayan ülke olduğundan, yeni av peşine düştü. 

İsrail, ABD tarafından yönlendirilen bir ülkedir. Ortadoğu’nun ortasına yerleştirilen canlı bir bomba. Nerede, ne zaman patlayacağı belli değil. İsrail’in İran’a saldırmasından on gün sonra ABD, İran’ın üç nükleer tesisini vurarak,  “savaşa ben de, dahilim.” Dedi. 

Zaten savaşın baştan beri içerisindeydi. Sadece bunu dışarıdan desteklemiş gibi görünüyordu. 

İşte, burada diğer ülkelere de büyük görev düşmektedir. İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler sağ duyuyla hareket etmelidir.   

Başka bir dünya yok. Tek bir dünya var. Dünyanın bir yerinde başlayan kaos diğer kara parçasını yakıp kül eder. Dünyayı felakete sürükleyecek adımlar atılmamalı. Sonra telafisi olmayan sonuçlar ortaya çıkar.