DUYGU KARAHASANOĞLU


NEDEN

Ormanın derinliklerinde yaşayan bir yılan yaralanır. Acı içerisinde kıvranırken, yoldan geçen kadın yılanı görür. Ve yanına gider.


                                                       NEDEN

 

                               Ormanın derinliklerinde yaşayan bir yılan yaralanır. Acı içerisinde kıvranırken, yoldan geçen kadın yılanı görür. Ve yanına gider. 

Yılan acı içerisinde; “bana yardım edersen, ben de seni tüm kötülüklerden korurum.” Der. 

Kadın, yılanı acır ve evine götürür. Yılanın tüm tedavisini yapar. 

Artık birlikte yaşamaya başlarlar. Her yere beraber giderler. Birlikte kahve içerler, orman gezintisi yaparlar. 

Yılan geceleri evin içinde dolaşır, tehlike olup olmadığını kontrol eder. 

Günler, haftalar, aylar gelip geçer. Yılan ve kadın arasındaki dostluk da, devam eder. 

Her gören onların arkadaşlığını kıskanır. 

Kadın, yılan olmadan bir yere gitmez, yılanda kadın olmadan ormanda gezintiye çıkmaz. 

Bir gün, yılan kadını ısırır ve kaçar.

Kadın acılar içinde kalır. Evin içinde yılanı arar fakat bulamaz. Kadının acısı gittikçe artar. Ormanın derinliklerine girer. Yılanı bir mağaranın önünde görür ve; “neden beni ısırdın. Ben sana merhamet ettim, acıdım. Eve götürüp tedavini yaptım. Sen beni ısırdın.” Der. 

Yılan, kadını dinledikten  sonra; “elin üzerimdeydi, ısırmaktan başka şansım yoktu. Elin ağırlık yapıyordu.” Der.

Kadın  daha da hiddetlenir; “elimi almamı söyleyebilirdin.  Neden ısırdın?” der.

Kadın ve yılan arasında münakaşa uzadıkça uzar. 

Kadının acısı daha da artar. Zehir damarlarına yayılır. Çok geçmeden kadın ölür. 

Yılan olduğu yerde öylece kalır. 

                                  Kadın yılanı sorguya çekmek, yerine tedavi olmaya gidebilirdi. Zehir kanına karışmadan çaresine bakabilirdi. 

Kadın, “neden” sorusunu yanıt bulmak için yılanı aradı. Ormanın derinliklerinde yılanı buldu. Sorgusunu yaptı. Sonra ne oldu? Zaman su gibi akıp geçti. Kadında derman kalmadı. Zehir tüm vücuda yayıldı. Ardından beklenen oldu. 

İşte, bir iş yaparken iyi düşünülmelidir. Yardım edilecek kişi veya kişiler iyi tanınmalıdır. Yılan gibi yanınıza kadar süzüleni fark etmeyebilirsiniz.

                                  Göl kenarında düşünceli olan akrep, etrafına bakınır. Nasıl karşı kıyıya geçeceğinin hesabını yaparken, bir kurbağa görür. Yanına giderek; “arkadaş, beni gölün karşı kıyısına geçirir misin?” der.

Kurbağa akrebi, inceledikten sonra; “bak arkadaş, seni karşı kıyıya geçiririm ama beni ısırmayacaksın.” Der.

akrep; “bu zor. Ama sana söz, beni karşı kıyıya geçirene kadar sabredeceğim. Ve seni ısırmayacağım.” Der.

Kurbağa, akrebe inanır.  Akrebi  sırtına alır, göle girer. Bir müddet giderler.

Akrep, ne kadar yollarının kaldığını sorar.  Kurbağa yolun yarısına geldiklerini söyler. Ve birden acıyla bağırarak; “ne yaptın ? beni neden ısırdın? Söz vermiştin? Şimdi ikimizde boğulacağız. ” der.

Akrep, “ne yapayım, huyum kurusun.”