Fatma Karahasanoğlu


HİÇ BİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL

Önyargılı olmak hiçbir zaman iyi değildir.


                                         HİÇ BİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL 

 

                            Önyargılı olmak hiçbir zaman iyi değildir. Bilmeden, sormadan, birini mahkum etmek cahillikten başka bir şey değildir. 

Okuduğum bir yazı dikkatimi çekti. Paylaşmak istedim. Hastane sekreteri telefonla doktoru arar. “bir hasta var. Acil gelmeniz gerekiyor.” 

Hastanın babası bağırıp, çağırır. Öfkeden deliye döner. Çok geçmeden doktor gelir.  Acılı baba doktorun yanına giderek, “nerde kaldınız? Sizin çocuğunuz olsa böyle mi, davranırdınız?” bağırır. 

Doktor gülümseyerek, ameliyathaneye girer. Ameliyat iki saat sürer. Doktor, ameliyathaneden çıkar, kapının yanında bekleyen babaya bir şey söylemeden uzaklaşır. 

Bir müddet sonra ameliyathaneden yardımcı doktor çıkar. Babaya dönerek, “oğlunuz yaşayacak.” Der. 

Baba muzdarip bir şekilde, “az önce doktor buradan geçti. Sizin söylediklerinizi o söyleseydi, Ne olurdu? O, sizin gibi değil.”

Yardımcı doktor, “öyle söylemeyin. Çok iyi bir insandır. Oğlu trafik kazasında öldü. Defin işlemlerini yarıda bırakıp sizin çocuğunuz için buraya geldi.”

                       Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Dış görünüşe bakıp aldanmamak gerekir. Kimin içinde ne fırtınalar kopar, kim nereden bilecek?

Yaşanan acılar, ya da sevinçler paylaşılınca öğrenilir. Onun için bir kişi iyidir, yada kötüdür demek, onun yaşadıklarını bildikten sonra karar vermek gerekir.

                       Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman Aleyhisselam’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.
Hazreti Süleyman Aleyhisselam dervişi hemen huzuruna çağırtarak; “Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?” der. 
Derviş;“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Bende bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.”der. 
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki; “Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”
Kuş; “Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”
Hazreti. Süleyman Aleyhisselam bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. “Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.
Kuş karşı çıkarak;  “Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.
“Neden” diye sorar Hazreti Süleyman.
Kuş sebebini şöyle açıklar;
“Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar.
Siz, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın. Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.”