DUYGU KARAHASANOĞLU


HAYAL EDİN!

Bir fotoğraf hayal edin.


                                    HAYAL EDİN!

 

                         Bir fotoğraf hayal edin. Mavi suyun üzerine gölge yapan ağaçlar. Ön kısımda yemyeşil çimenlik. Tertemiz akan bir su. Fazla geniş olmayan su kanalının karşı tarafında yine ağaçlık ve yemyeşil fundalık. Önlerinde yine seyrine doyamayacağınız yeşil çimenlik! 

Çimenin bitiminde, yine mavi su? Mavi su, sizin tüm hayal dünyanızı etkisi altına alacak kadar, sihirli ve gizemli.

Büyük ağaçların arasından göz kırpan, bakımlı bodur ağaç. Önlerinde alabildiğine yeşil çimen ve su kanalı. 

Su kanalında  gezinen ördekler. Uçsuz bucaksız, göze hitap eden görüntüler. Etrafta ne bir suyu kirletecek tesis, ne de ağaçları kesenler var. Kendiliğinden oluşan göletler, her biri ağaçlara can suyu vermek için yarış halinde. Çimenlerde bu can suyundan nasibini alanlar arasında. 

Böyle bir fotoğrafı hayal edebildiniz mi? Hayal dünyanızı zorladınız mı? Belleğinizde saklı kalanları gün yüzüne çıkartabildiniz mi?

                   Yıllar önce Limni gölüne gitmiştim. Etrafta hiçbir  tesis, yoktu. Her şey doğal ortamındaydı. Göle uzanan salkım söğütler, rengarenk açan çiçekler, etrafta koşuşturan yaban ördekler, ötüşen kuşlar, bir ressamın tablosundan çıkmış gibiydi. Gölün rengi gökyüzüyle aynı mavilikteydi. 

Dört ay önce Limni gölüne gittiğimde, gözlerime inanamadım. Buralara ne olmuş diye kendime sormaktan edemedim. 

Limni gölünün etrafı bambaşka bir çehreye büründü. O ne, perişanlık! O ne, çirkinlik! 

Göl, yerini sanki değiştirmişti. Benim bildiğim göl gitmiş, yerine bir başka göl gelmişti, sanki! Etrafta koşuşturan insanlar, fotoğraf çektirenler, minicik olan gölün kenarında dolaşan kazlar. Tepsiyle müşterisine, içecek ve yiyecek taşıyan garsonlar!..   

Göl ufaldı, ufaldı, ufaldı. Minicik kaldı. Acınacak bir hal aldı. Ya rengi, rengini gökten alan göl, hepten soldu gitti. 

Üzerine düşen ağaç gölgelerinin yerine yapılan tesislerin gölgesi  düştü. Yaban ördeklerin yerini kazlar aldı. Ötüşen kuşların yerini, arabaların kornaları aldı. 

Öteye beriye koşturan kazlar, ziyaretçilerin ilgi odağı olup, fotoğraf karelerinde kendilerine yer buldu. 

                 Göl eski güzelliğinden, çok uzaktaydı. Doğal hayatın içinde kendi halinde yaşarken, bugün insanların hoyratça kullandığı göl haline geldi. 

Göl sessiz, göl sükut ediyor. Şikayetçi oluyor ancak anlatacak, derdini anlayacak kimseyi bulamıyor. 

                Limni gölü eski güzelliğini çok ama çok geride bıraktı. Bu hızla devam ederse, birkaç yıl içinde gölden eser kalmayacak.