Fatma Karahasanoğlu


ÇÖL

Bir gün, bir adam çölde kaybolur. Yiyeceği ve suyu çoktan tükenmişti.


                ÇÖL

 

                      Bir gün, bir adam çölde kaybolur. Yiyeceği  ve suyu çoktan tükenmişti. 

İki üç gün susuz ve aç kaldığından halsiz ve bitkindi. Birkaç saate kadar su bulamazsa, daha da bitkin düşecekti. 

Umudunu kaybetmeden çölde dolaşmaya devam etti. Uzaktan gördüğü kulübe umudunu artırdı. Serap olup olmadığını anlamak için gözlerini bir kaç kez ovuşturdu. Daha önce gözleri serap görmüştü. 

Kulübenin varlığına inanmak zorundaydı. Gittikçe yaklaştığı kulübe kaybolmadı. Serap değil, gerçekti. Kulübeye su bulmak umuduyla  girdi. Terk edilen kulübede sadece su pompası gördü. Kolu çevirdi. Ancak pompadan su çıkmadı. 

Ümitsizce yere yığıldı. Tavanda asılı şişe dikkatini çekti. Şişenin üzerindeki notu okudu; “Bu suyu pompayı çalıştırmak için kullan. Senden sonra gelecek yolcu için şişeyi tekrar doldur ve yerine as.” 

Adam, bir an karar veremedi. Suyu içip içmemekte tereddüt etti. Sonra notta yazıldığı gibi yaparak şişedeki suyu pompaya döktü. Pompada su olması içinde dua etti. Tek şansı ve umudu pompadan çıkacak suydu. 

Birkaç denemende sonra su fışkırdı. Soğuk ve temzi suyu kana kana içti. Bitkinliği ve yorgunluğu gitti. Şişeyi su doldurup tekrar yerine astı. Etrafına bakındıktan sonra başak bir not yazılı şişeyi gördü. yüreği yeniden yaşamla doldu.

Sonra notta yazdığı gibi, şişeyi tekrar doldurdu ve tavana astı.

Tam çıkmak üzereyken, başka bir şişe fark etti. Bu seferki şişenin içinde kalem ve harita vardı. Adam, haritayı eline aldı. Çölden nasıl çıkacağını gösteren haritayı iyice kafasın a yerleştirdikten sonra tekrar haritayı cam şişenin içine koydu. 

Çantasındaki boş mataraları su doldurdu. Son kez arkasına bakıp kulübeden çıktı. Birkaç adım sonra durdu. Geri dönüp, düşündü. 

Şişenin içerisin de duran kalemi eline alarak su dolu asılı şişenin üzerindeki nota;  “inan bana… Bu pompa çalışıyor.” Yazdı. 

                 Aç ve susuz kalmak hem fiziksel hem de ruh sağlığını olumsuz yönde etkiler. Çöl de geçen hikayede olduğu gibi.  İnsanın su ve yiyeceği tükenince, gözlerinin önünde seraplar geçer. Kendi kendine olmayan bir şeyi kabul ettirir. 

Kulübe haya değil gerçekti. Fakat gerçek de, olmayabilirdi. Çöl seraplara müsait yerdir. Uçsuz bucaksız çölde yürümek zor bir imkansızdır. Bir gök bir  de yer vardır. Yeryüzü de kumlarla kaplıdır. İlerledikçe yol alınmadığı düşünülür, yol alınmadıkça da, umutlar tükenir.