VEDA HUTBESİ

VEDA HUTBESİ

(Bu hutbe, . 632 yılında Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz tarafından yüz bini aşkın Müslüman’a irad edilmiştir. Hz. Muhammed (S.A.V.) Allah'a hamt ve senâdan sonra şöyle buyurmuştur.) EY İNSANLAR!

VEDA HUTBESİ

         (Bu hutbe, . 632 yılında Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz tarafından yüz bini aşkın Müslüman’a irad edilmiştir. Hz. Muhammed (S.A.V.) Allah'a hamt ve senâdan sonra şöyle buyurmuştur.)
EY İNSANLAR! 
Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz. 

İNSANLAR! 
Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.
ASHABIM!
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur. 
ASHABIM!
Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir. 
ASHABIM!
Cahiliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.
İNSANLAR!
Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!
İNSANLAR!
Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeride hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe dövüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.
 

MÜ'MİNLER!
Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır. 

MÜ'MİNLER! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman’ın kardeşidir, böylece bütün Müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...
ASHABIM!
Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.
İNSANLAR!
Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün Müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tövbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.
İNSANLAR!
Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arap’ın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.

 İNSANLAR! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?
"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.) Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab.” 

 

 

       

 

 

 

                       BEDİR SAVAŞI 

       

         13 Mart 624 Cuma günü sabahleyin her iki ordu Bedir’e doğru ilerledi. Müslümanlar Bedir’e daha önce ulaştı.  Hz. Peygamber (s.a.s.) tutulan kuyulardan düşmanın su almasına izin verdi. 

 Adetlere göre savaş öncesi gruplardan bir kişi öne çıkar, meydan okurdu.  Müşriklerden  Esved adında bir adam ortaya çıkıp er ister. Hz. Hamza, Esved’i öldürür.  Çok geçmeden  Kureyş'in ileri gelenlerinden Utbe b. Rabîa, kardeşi Şeybe ve oğlu Velid ortaya çıktı. Karşılarına Medineli üç genç çıkarak kim olduklarını sordu. Aldıkları yanıt üzerine, "Siz bizim dengimiz ve muhatabımız değilsiniz, bizim kavmimiz ve kabilemizden adamlar çıksın" derler.

Kureyş kâfirlerinin bu istekleri üzerine Hz. Hamza, Hz. Ali ve Ubeyde b. Hâris çıktılar. Hz. Hamza ile Hz. Ali rakiplerini öldürür. Ubeyde’se rakibini öldüremedi, hem kendisi hem de rakibi yaralandı. Hz. Hamza ve Hz. Ali (r.a.) yardımına koşar. Ubeyde b. Haris’i çadıra taşırlar. Rakibi  Utbe'yi de öldürürler. 

Bu hadiselerden sonra iki tarafta saldırıya geçti.  Zor geçen mücadeleyi Hz. Muhammed’in askerleri kazanır. Bu büyük zafer Müslümanların oldu.  İslâm'ın ve özellikle Hz. Peygamber'in en büyük düşmanı Ebu Cehil başta olmak üzere müşriklerin ileri gelenlerinden bir çok kişi hayatını kaybetti. Müşriklerden yetmiş kişi ölürken, Müslümanlardan on dört kişi şehit oldu.  Hz. Peygamber (s.a.s.) namazlarını kıldırdıktan sonra Allah yolunda canlarını veren ilk şehitleri toprağa verdi. Müslümanlar, Kureyş'in ölülerini de yerde bırakmayıp açtıkları bir çukura gömdüler.

         Savaş sonrası Mekkeli müşriklerden bazıları esir düştü.  Allah’u Teala ,esirler hakkında kesin hükmünü bildirmediğinden Hz. Muhammed esirleri ne yapacağını düşündü.  Ashabıyla konuştu. Ashabtan bazıları esirlerin derhal öldürülmesini isterken, bazıları da,   infaz edilmelerini istedi. 

Hz. Ebu Bekir başta olmak üzere bazı sahabeler, esirlerin fidye karşılığında serbest bırakılmalarını teklif etti. Hz Muhammed, bu ikinci teklifi uygun buldu. Fidye ödemeyi kabul etmeyenlerin, okuma yazma bilenleri,  Müslüman çocuklara okuma-yazma öğretmeleri istendi. Esirler Müslümanlar arasında dağıtıldı.

Hz. Peygamber onlara iyi muamele edilmesini istedi. Esirlerden elbisesiz kalmış olanlara giyecekler verildi. Esirler Müslümanlarla birlikte eşit şartlarda yemek yiyordu. 

Hz. Muhammed, hayatı boyunca dürüstlüğü insana değer vermesini esirlerde de gösterdi. Müşriklere hiçbir zaman esir oldukları hissettirilmedi. Rasûlullah'ın, bu ilk askerî karşılaşmada gösterdiği insânî tutum, davranış daha sonraki olaylarda da değişmemiştir.

         Mekke müşriklerinin ileri gelenleri ve başkanları, Bedir'de öldürülmüştü. Ebû Süfyan ise büyük ticaret kervanının başında olduğu halde kaçıp kurtulmuş ve bundan böyle Mekke' nin başkanı olmuştu. Oğlu, kayınpederi ve kayınbiraderi Bedir savaşında öldürülen Ebu Süfyan, bunların intikamını alıncaya kadar hanımına yaklaşmayacağına, saç ve sakalını kestirmeyeceğine yemin etti. Bunun yanında karısı Hind de kendi akrabalarını öldürenleri bulup onların ciğerlerini yiyeceğine and içmişti.

         Bedir zaferi, siyasi-dini yapıdaki İslâm devlet ve camiasının daha da sağlam temeller üzerine oturmasını sağladı. Hz. Muhammed (s.a.s.) Bedir' de savaş başlayacağı sırada, secdeye kapanıp Allah'a yönelerek O'na, yardımını esirgememesi için dua ettiğinde o günkü durumu en güzel bir şekilde dile getiriyordu:

"Ey Allah'ım! Şayet şu küçücük ordu eriyip giderse sana (yeryüzünde) artık ibadet edecek kimse kalmayacaktır... "

                                                                                         SON

 

 

 

 

Ben yürürem yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi

Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh çağlarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürem elden ele
Dost sorarım dilden dile
Gurbette halim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi

Benzim sarı gözlerim yaş
Bağrım yara ciğerim taş
Halim bilen derdli kardaş
Gel gör beni aşk neyledi

Aşkın beni mest eyledi
Aldı gönlüm hast-eyledi
Öldürmeğe kast eyledi
Gel gör beni aşk neyledi

Ben YUNUS-i biçareyim
Aşk elinden avareyim
Baştan ayağa yareyim
Gel gör beni aşk neyledi

YUNUS EMRE

 

             SORDUM SARI ÇİÇEĞE

Sordum sarı çiçeğe
"Annen, baban var mıdır?"
Sordum sarı çiçeğe
"Annen, baban var mıdır?"

Çiçek eydür, "Derviş baba
Annem, babam topraktır"
Çiçek eydür, "Derviş baba
Annem, babam topraktır"

 Sordum sarı çiçeğe
"Evlat, kardeş var mıdır?"
Sordum sarı çiçeğe
"Evlat, kardeş var mıdır?"

Çiçek eydür, "Derviş baba
Evlat, kardeş yapraktır"
Çiçek eydür, "Derviş baba
Evlat, kardeş yapraktır"

Sordum sarı çiçeğe
"Sizde ölüm var mıdır?"
Sordum sarı çiçeğe
Sizde ölüm var mıdır?

Çiçek eydür, "Derviş baba
Ölümsüz yer var mıdır?"
Çiçek eydür, "Derviş baba
Ölümsüz yer var mıdır?"

Sordum sarı çiçeğe
"Sen beni bilir misin?"
Sordum sarı çiçeğe
"Sen beni bilir misin?"

Çiçek eydür, "Derviş baba
Sen Yunus değil misin?"
Çiçek eydür, "Derviş baba
Sen Yunus değil misin?"

YUNUS EMRE

 

ŞOL CENNETİN IRMAKLARIŞol cennetin ırmaklarıAkar Allah deyü deyüÇıkmış İslam bülbülleriÖter Allah deyü deyüSalınır tuba dallarıKur'an okur hem dilleriCennet bağının gülleriKokar Allah deyü deyüKimi yiyip kimi içerHep melekler rahmet saçarİdris nebi hülle biçerDiker Allah deyü deyüAltındandır direkleriGümüştendir yapraklarıUzandıkça budaklarıBiter Allah deyü deyüAydan arıdır yüzleriMisk ü amberdir sözleriCennette huri kızlarıGezer Allah deyü deyüHakk'a âşık olan kişiAkar gözlerinin yaşıPür nur olur içi dışıSöyler Allah deyü deyüNe dilersen Hak'tan dileKılavuzla gir bu yolaBülbül âşık olmuş güleÖter Allah deyü deyüAçıldı gökler kapısıRahmetle doludu hepisiSekiz cennetin kapısıAçar Allah deyü deyüRıdvandürür kapı açanİdrisdürür hülle biçenKevser şarabını içenKanar Allah deyü deyüMiskin Yunus var dostunaKoma bugünü yarınaYarın Hakk'ın divanınaVaram Allah deyü deyüYUNUS EMRE