İLM-İ SİYASET

İLM-İ SİYASET

Bir zamanlar Maçka´da şöyle bir olay yaşanmış

İLM-İ SİYASET

Bir zamanlar Maçka´da şöyle bir olay yaşanmış. Bir lisenin tarih öğretmeni, öğrencilerin getirdiği matematik sorularını çözüyormuş. Gel zaman git zaman bir süre sonra bu durum okuldaki matematikçilerin zoruna gitmeye başlamış. Matematikçiler, bir gün dayanamayarak tarih öğretmenine: ?Hocam, biz burada dururken sizin matematik sorusu çözmeniz hiç yakışı kalıyor mu?? diye sormuş. Tarih öğretmeni matematikçilere dönüp: ?Ne oldu, tarih konusu olunca hepiniz konuşuyordunuz. Ben kalkıp matematik sorusu çözünce mi zorunuza gitti?? diye cevap vermiş. Siyaset; tarih, edebiyat, din ve spor gibi herkesin konuşabileceği alanlardan biridir. Durum böyle olunca bizim de siyaset konusunda söyleyecek birkaç sözümüz ve anlatacağımız birkaç tecrübemizolacaktır.

 

Bir dönem kahvecilik yaptığım için biliyorum. Seçim zamanları siyasetçiler, kahve kahve dolaşıp oy isterler. Oy isterken de kalabalık artıkça içilen çayların sayısı da buna mukabil artar. Siyasetçi, her zaman olduğu gibi elini cebine atıp tek kuruş vermeden kalkar masadan. Misafirden para alınacak değil ya! Kahveci tarafından hesap, oy istenenlerden yani halktan tahsil edilmeye çalışılsa da hiç kimse para vermeye yanaşmaz. Hesap da kahveciye kalır. Yani kazan dibine! Her ne kadar sakalımızla bıyığımızı kesmiş olsak da anlattıklarım tecrübeyle sabittir. Sonra demedi demeyin.

 

Kim demiş ki devlet memuru siyaset yapamaz diye efendiler? ´Benim memurum işini bilir´ boşuna mı dendi? Elbet, benim memurum siyaseti de bilir, hangi siyasetçiden nasıl yağ çıkaracağını da!Üniversitede bir hocam için yazmış olduğum bir şiiri sizinle paylaşmak isterim. Aslında yazdığıma şiir de denmez ya! Bu hocamız da herkes gibi her şeyi bilen, hatta her şeyi herkesten daha iyi bilen herkes gibiydi:

 

?Saygıdeğer bir hocamız vardı. 

Hoca demişsem öyle böyle değil.

Nevi şahsına münhasır bir adamdı.


Milliyetçidir, 

he mi de muhafazakâr. 

Tanıyanların: Solcudur solcu, 

dediğini de duymuşluğum vardır bir zamanlar.

 

Kimse neyin nesi olduğunu anlamazdı. 

Anlamaya ne hacet canım, hocamız vardı ya. 

O her şeyi anlardı. 


Hikâyeler, şiirler, kitaplar yazardı. 

Anlamışsınızdır artık. 

Okumuş yazmış bir zattı.


İyi de bir tüccardı. 

Bir sattığını bir daha satmazdı.

İhtirasları uğruna kırk yıllık dostunu yolda bırakanlardandı. 


Şimdi çıkıp desem ki şu hocamızdan bahsediyorum.

Hadi canım dersiniz, o zat-ı muhteşem bir insandı. 


İşte bizim hocamız, böyle bir adamdı.

Sattığı adam bile ona toz kondurmazdı.?

 

Siz de biliyorsunuzdur devir her zaman olduğu gibişimdi de bu hocam gibilerindir. Şimdi konuşturmayın beni! Bu arada bilmem fark ettiniz mi? Ben de her şeyi,herkesten iyi bilirim. Bilirim de bizim devrimiz ne zaman gelecek bilmem. Artık tek umudumuz keser dönecek, sap dönecek, hesap dönecek de bize sıra gelecek.

 

Aman efendim, çekiştirmeyin! Ne oluyoruz? Lütfen sıraya girelim! Kaynak yapmayalım! Biz de burada yıllardır sıra bekliyoruz! Ayıp, vallahi ayıp! Koca koca adamlarsınız! Hiç yakışıyor mu size?

 

Bütün bu anlattıklarıma ilm-i siyaset derler vesselâm. Anlarsınız ya!

 

NEŞAT SAMAT