ACELECİ HÜSNİYE

ACELECİ HÜSNİYE

Birçoğunuz bu hikâyenin çok uzun olduğunu düşünüp ilk cümlesini bile okumadan açılan sayfayı kapatacaksınız

ACELECİ HÜSNİYE

(NEŞAT SAMAT)

Birçoğunuz bu hikâyenin çok uzun olduğunu düşünüp ilk cümlesini bile okumadan açılan sayfayı kapatacaksınız. İnanın ben de sizin yerinizde olsam öyle yapardım. Önünüzde açılan bir sayfanın size verebileceği şeyler ilgi çekici olmayabilir. Ancak bilmenizi istediğim, bu hikâyede yaşanılan hiçbir şey hikâye değildi. Üstelik bu anlattıklarımı size bir şeyleri inandırmak içinanlatmıyorum. Zaten ne söylesem inanmayacaksınız.

 

Bu hikâyede yedi kişi var: Molla Şevki, Opel Şefki, Öküzcü Şemsi, Mezarcı Şehmuz, Aceleci Hüsniye, Aceleci Hüsniye´nin adını hatırlayamadığım ikinci kocası, Mandıracı Şefik. Hepsi, aynı köyün içerisinde farklı yere savrulmuş insanlar. Molla Şevki, Opel Şefki, Öküzcü Şemsi, Mezarcı Şehmuz hayatlarında iki defa bir araya gelme fırsatları oldu ancak bir araya gelmediler. Anneleri Aceleci Hüsniye ile babalarının cenazesine (!) hiçbiri katılmadı. Hepsinin kendine göre haklılık payı vardı. Bu payı kendilerine çıkarmaları o kadar zor değildi.

 

Hikâyeleri köyde bir efsane olarak uzun yıllar anlatılageldi. Anne babaları ölünce dinde ölünün arkasından konuşmanın yakışı kalmayacağını köyün ahalisi bilirdi. Ancak yine birkaç evde yaşanılanların dedikodusu yeni nesillere aktarılmaya devam edildi. İşte ben bu yaşanılanların aktarıldığı nesildenim. Üstelik ben bu hikâyedekilerin bazılarını birebir tanıma fırsatı da buldum. Hepsinin bende bıraktığı iz farklıdır. Bu izlerin en dikkat çekicisi ise Aceleci Hüsniye´nin çocuklarının Aceleci Hüsniye´nin adını hatırlayamadığım ikinci kocasına hiç benzemedikleriydi. O zamanlar yavaş yavaş herkesin farklı bir hikâyesinin olduğunu anlamaya başladığım yıllardı. Aceleci Hüsniye´nin çocuklarının her birinin de farklı bir hikâyesi vardı. Yıllardır merak ettiğim ise asıl hikâye kimindi? Molla Şevki´nin mi, Opel Şefki´nin mi, Öküzcü Şemsi´nin mi, Mezarcı Şehmuz´un mu, Aceleci Hüsniye´nin mi, Aceleci Hüsniye´nin adını hatırlayamadığım ikinci kocasının mı, Mandıracı Şefik´in mi? Ben size açık açık her şeyi anlatamam. Beni sınırlayan bazı engeller var. Ancak sizeanlattıklarımdan hareketle bazı şeyleri düşünebilirsiniz.

 

Molla Şevki köyde: ?Ağzımla isteyip g? yiyeceksem istemem.? sözü ile nam salmış, ölüm döşeğinde yaptığı hırsızlıkları itiraf ettikten sonra canının çıktığı ile ilgili dedikodular köydeki ahalice anlatılagelen biridir.

 

Opel Şefki´nin lakabının hayatta hiç sahip olamadığı arabadan geldiğinden daha çok, köyde pek sevilmeyen birinin onun hakkında bana söylediği: ?Bir akşam rüyamda mezarını yılanların sardığını gördüm.? sözleriyle aklımda kalmasını istemesem de aklımda öyle kalmış biridir.

 

Öküzcü Şemsi, aslında eşekçi olup öküzcülükten daha çok para kazanacağını düşünerek öküzcülük işine girişmiş, ilk iş olarak da annesinin ağırdaki öküzünü çalmış,öküzüköydeki belediye durağının arkasında parçaladıktan sonra, onun gibi bu hırsızlık işine yeni giren Kasap Nuri´ye satmış biridir.

 

               Mezarcı Şehmuz, tanıdığım bütün mezarcılar gibi güler yüzlü bir insandı ve ölümü hiç düşünmezdi.İstanbul´un her mahallesini adım adım gezdikten sonra kendisini ?Profesyonel İstanbul Çocuğuyum´ diye tanımlayıp kısaltmasının da ?P..´ olduğunu mahalle kahvesinde gururlanarak anlatan, ?Bir at bir meydanda kırk yıl oynamaz.´ dedikten sonra otuz dokuz yaşında intihar etmiş biridir.

 

Bana anlatılanlar bu kadardı. O zamanlar yaşımın elverdiğince bu hikâyenin sınırına bu kadar yaklaşabilmiştim. Hikâyenin sırlarını ise Mandıracı Şefik´ten öğrenecektim. Ölmeden önce ?sana anlatacaklarım var´ deyip beni yanına çağırmıştı.İlk önce buna bir anlam verememiştim. Kendi kendime ?Mandıracı Şefik´in bana anlatacak neyi olabilir´ dedim? Sesim biraz fazla çıkmış olmalı ki ?Hüsniye?´ dedi.

 

AceleciHüsniye,adını hatırlayamadığım ikinci kocasını, köydeki Mandıracı Şefik´le aldatır. Doğan dört erkek çocuğu Molla Şevki, Opel Şefki, Öküzcü Şemsi ve Mezarcı Şehmuz; ikinci kocasından değil Mandıracı Şefik´tendi. (Aceleci Hüsniye´nin çocukları ile Mandıracı Şefik´in isimlerinin benzerliği!   Hepsinin isimlerinin ?Ş? harfi ile başlaması bir tesadüf müydü sizce?)Aceleci Hüsniye,ikinci kocasının kısır olduğunu anladığında kocasına kısırlığının taşınamaz yükünü yaşatmamak adına böyle bir yola başvurmuştu. Üçüncü çocuk Öküzcü Şemsi´ye kadar her şey güzel gidiyordu. Ancak dördüncü çocuk Mezarcı Şehmuz´un doğmasıyla birlikte Aceleci Hüsniye´nin ikinci kocası, bir şeylerden şüphelenmeye başlamıştı. Bu şüpheyi uzun yıllar içinde sakladı. Şaşılacak şeydi doğrusu. Şüphe duymaya başladığı ilk andan, karısı Aceleci Hüsniye´yi öldürdüğü ana kadar otuz yıl geçmişti aradan. Yaşasaydı mahkemede pişman olduğunu ancak karısının ölmeyi hak ettiğini söyleyecekti. Ancak o kadar uzun yaşamadı!

 

Şimdi sorulması gereken soru şu: Bu hikâye kimindi?