NAZMİYE ERBAY (1946-2023)

  NAZMİYE ERBAY (1946-2023)

NAZMİYE ERBAY (1946-2023)

        NAZMİYE ERBAY (1946-2023)

 

                 Doğum ve ölüm. Her faninin yaşadığı bir gerçektir. 

Doğumla başlayan serüven ölüm gelinceye dek yaşananlardır. 

                  Geçen hafta ebedi yolculuğuna çıkan Türkçe öğretmeni Nazmiye Erbay (teyzem) arkasında sevgi dolu bir eş, iki çocuk ve sevenlerini bıraktı. 

Öğretmen bir babanın dört çocuğundan en küçüğü olan Nazmiye Erbay, 1946 yılında Maçka’da dünyaya geldi. 

Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden olan Niyazi Karahasanoğlu dört çocuğunun da doğum tarihleri, 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim olması oldukça dikkat çekicidir. 

Nazmiye Erbay, 23 Nisan 1946 yılında dünyaya gözlerin açtı.  En büyük ablası Nedime ile arasında on üç yaş, ağabeyisi Günay’la arasında sekiz yaş, diğer ablası Nezihe ile de, beş yaş vardı. 

                  Aile fertleri takvim yaprağı gibi zamanı gelince, dünyadan tek tek koptu. Son olarak da, Nazmiye Erbay 10 Kasım Cuma günü gözlerini dünyaya kapadı. 

Ankara Karşıyaka mezarlığı camisinde, öğle namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra göz yaşları arasında  edebi istirahatına uğurlandı. 

 

                   Çocukluk yılları

 

                     Öğretmen bir babanın terbiyesiyle büyüyen dört çocukta birbirilerine karşı oldukça sevgi doluydu. Dört kardeş, arasındaki sevgi muhabbet bağı mükemmeldi. Her biri arasındaki muhabbet,  topluma örnek olacak nitelikteydi. 

Abla ablalığını, ağabeyi ağabeyliliğini, kardeşte kardeşliğini bilirdi.  Şefkatli bir annenin, disiplinli bir babanın terbiyesiyle büyüdüler. Birbirlerine karşı seslerini hiç  bir zaman yükseltmediler. Hak hukuk bilir, aralarında asla tartışma olmazdı. 

Birinin derdi, diğerinin derdiydi. Yokluk yıllarında bile sırt sırta vermeyi çok iyi yaşadılar. 

Ekmeğin karneye bağlandığı yılları yaşayan bu ailenin inanç bütünlüğü her daim ön plandaydı. 

Köy öğretmenliği yapan bir babanın aile içerisindeki disiplinli oluşu çocuklarına her alanda yansımıştı. 

Evin  en küçüğü olan Nazmiye Erbay, ablalarına ve ağabeysine göre daha şanslı sayılırdı. İkinci dünya savaşı sona ermiş, yeni bir dünya düzeninde çocukluğunu kendine göre yaşamıştı.  Geçirdiği çocukluk yılları onun hafızasında farklı derin izler bırakmıştı. 

Okul çağı geldiğinde Cumhuriyetin 29.ncu yıl dönümü kutlanmıştı. 

Öğretmen bir baba, dört çocuğunu da cumhuriyete bağlı, bir birey olarak yetiştirdi. Bunun yanında İslami kurallara göre çocuklarını yetiştirmeye çalıştı. Haram yemekten, yalan söylemekten her daim onları uzak tuttu. 

 

                                 Öğretmenlik yılları

 

                       Nazmiye Erbay, Türkçe öğretmeni olduktan sonra topluma faydalı fert yetiştirmek için kollarını sıvadı. 

Öğrencilerine her zaman, babasından aldığı terbiyle yaklaştı.  Bir öğretmenin yapması gerekenleri yaptı. 

Yetiştirdiği öğrenciler yıllar sonra karşısına, farklı meslek dallarıyla çıktı. 

Öğretmenlik yıllarında hayatını matematik öğretmeni olan Mehmet Erbay’la birleştirdi. 

Çiçeği burnunda Erbay çifti  birbirlerini o kadar sevdiler ki, her zorluğa birlikte göğüs gerdi. Birbirlerinin hatalarını, yanlışlarını her zaman kapatmayı bildiler. Mevlana’nın dediği gibi kusurları  örtmede gece gibi oldular. Muhabbetleri her daim sevgi, saygı çerçevesi içerisinde sürdü. 

Evliliklerinin meyveleri zaman içerisinde verdi. İlk kızları Gülru 1970 yılında dünyaya geldi. İkinci kızları Ebru doğdu, ancak ikinci kızlarının ömrü uzun olmadı. 

Nazmiye-Mehmet çifti ölen kızlarına çok üzülse de, 1975 yılında Bülent dünyaya geldi. Sıcak yuvanın şefkat yumağıyla sarıldı. 

Aile, mutluluk çemberi içerisinde yaşayıp gitti. 

  Dünyaya gelen çocukları büyüyüp meslek sahibi oldu. Ancak dört kişilik aile hiç bir zaman kopmadı. Gönülleri her daim birbirleri için attı. 

Erbay çiftinin evliliklerinin otuzuncu yıl dönümünde Mehmet Erbay, sabah evden dershaneye gitmek için çıkarken, eşi Nazmiye Erbay’a bilezik alması için para verir. Dershanenin yoğun olduğunu kendisin de çıkıp alamayacağını söyler. 

Akşam Mehmet Erbay eve döndüğünde eşi Nazmiye Erbay’a bilezik kutusunu uzatır. Nazmiye Erbay, kutuyu alıp, içinden çıkardığı bileziği koluna takar. Ve eşine sevgi dolu gözlerle bakıp teşekkür eder. Mehmet Erbay; “senin bilezik almayacağını bildiğim için kendim aldım.”     

İşte sevgileri böyleydi. 

                       Sonsuzluğa uğurlandı 

 

              Mehmet Erbay, elli dört yıllık eşini ebedi yolculuğuna uğurlamanın üzüntüsünü yaşarken, dudaklarından dökülen şu cümleler oldukça dikkat çekiciydi; “ben eşimin her dediğini yaptım. Onu incitmemeye özen gösterdim. Birbirimizi çok sevdik. Elli dört yıl beraber yaşadık. Onsuz yaşamak çok zor.” Dedikten sonra göz yaşlarını silerek, devam etti. “hastaneydik. 10 Kasım Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm saati 09.05 geçe sirenler çalarken, eşimin de, öldüğü haberi bana verildi.” Dedi.

Nazmiye Erbay, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı gün olan 23 Nisan’da dünyaya merhaba derken, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öldüğü 10 Kasım günü hayata veda etti.